YENİLMEZLER


 


Kuddüs’ün uyanışı başka hiçbir yere benzemez derlerdi. 

Ama bunu söyleyenlerin gözlerini Gazze’ye çevirmek isterdi. İki mavinin, denizle gökyüzünün belirsiz bir çizgiyle birleştiği yerde güneş batardı. Oysa tam tersi yönde, kahverengiden açık yeşil fışkıran zeytin ağaçlarının arasından doğardı. Işıltılı ağaçlardı. Yaprakların tonu ve arkasındaki yeşilin tonu farklıydı. Biri diğerinden daha beyazdı. Ve güneş yapraklara dokunduğunda ağaçlarda kıpırdardı. Denizin içindeki narin balıkları hatırlatırdı. 

Gazze, öyle güzel öyle canlı öyle hayattaydı.

Can sıkıntısı başına belaydı. Beklemekten yorulmuş birazda susamıştı. Ağzına bir sakız attı. Tüfeğin dürbününden etrafı kolaçan etti. Avcı için avın tam vaktiydi. Birazdan ortaya çıkacaklardı. Birazdan henüz ufuk çizgisinde ince bir kızıl, sarıya dönmeden önce silahının sesi duyulacaktı.

Dikkat kesildi. Yıkılmış binaların arasında beliren ayaklar vardı. Ve ince fısıltılar. Sağ gözünü iyice dürbünün merceğine yaklaştırdı. Küçük ayaklar, büyük ayaklar. Çorapsız, terlikleri yırtık, çorapların bazısının uçları olmayan, parmakları dışarı fırlamış ya da çıplak ayaklar. Cesurca yürüyorlardı. Bu cesaret nereden geliyordu? Bedenlerini eğip yıkıntıların arasına saklıyorlardı. Kendilerince tedbir alıyorlardı. Şu anda güneş doğmaya yüz tutmuşken toplanıp dua etmeye hazırlanıyorlardı. Başlarının üzerinde bir keskin nişancı olduğunun farkındalar mıydı?

Tek avantajı mesafeydi. İki merceğin becerebildiği kadar yakın ama onlara yakalanmayacak kadar uzaktan bakıyordu.

İki gündür bekliyordu. Ortaya ilk çıkan kişiyi yaşı kaç olursa olsun yok edecekti. Ne diye bir anda buhar olup yok olmuyorlardı ki.. Vaat edilen topraklarını istiyorlardı sadece. Bu çok bir şey değildi. Sadece haklarını alacaklar ve böcekleri evlerinden uzaklaştıran insanlar gibi onlarda yepyeni bir hayat kuracaklardı. Onlar çiçek diğer bütün insanlar zaten böcek değil miydi?

Yarım saat daha geçti. Sakızın nane tadı bitip sanki zehirli bir acı tada dönüştü. Kalbindeki koca nefret yeterince işkence ediyordu. Kıskançlık yutkunmasını zorlaştırdı. Nefreti, korkudan mı yoksa kıskançlıktan mıydı? Belki de hepsi aynı ailenin çocuklarıydı. Öfke, nefret, kıskançlık, haset, kötü bir soyun duygularıydı. Hepsi onda vardı. Bu yetmezmiş gibi bir de pis bir sakızla iyice huysuzlandı.

Tam gözünü dürbünden uzaklaştıracaktı ki, ortaya çıktı. Sökülmüş mavi kazağı, dizleri yırtık pantolonu ve koca gülümsemesiyle bir çocuk. Belli ki saçını yeni kesmişlerdi. Alnının köşesinde yara izi vardı. Ve yeşil gözlerinden mutluluk aktı. Sonra bir de bordo kazaklı çocuk geldi. Mavi kazaklı çocuğun elinden tuttu. Sadece bir yaş büyükmüş gibi görünüyordu. Tabi bir de adidas eşofman giymiş başka bir çocuk daha geldi. Yanlardaki beyaz şeritler tozdan iyice grileşmişti. Eğlenerek koşuyorlardı. Oyun oynuyorlar ve daha çok neşeleniyorlardı. Bir yetişkin sesi geldi ‘’ gelin canlarım, gelin benim bir tanelerim, habbim gelin’’ diyordu. Çocukları yeniden yıkıntıların arasına, dar da olsa korunaklı yere çağırıyordu. Çocuklar sevinçle sese doğru yöneldi. Tam arkalarında tetikte bir parmak olduğunu anlamışlar mıydı?

Yoksa hiç umursamamışlar mıydı?

Şu sefil hayatlarının içinde hala mutlular, hala birbirlerine sevgi ile sesleniyorlardı. Birbirini tanımayan insanlar birbirinin ebeveyni oluyordu. Yetişkinler çocukları bırakmıyordu evet. Ama çocuklar da çocukları bırakmıyordu. Vurulup yere düşene kadar, el ele tutuşuyorlardı.
Bu nasıl bir ruh haliydi? Tüm dünya anlamakta zorlanıyordu.
İtiraf etti, isteyerek değil, istemeyerek…

Evlerini yıktık.

Çocukları öldürdük.

Anneleri babaları öldürüldük.

Ve hala

Seviyor, seviliyor, neşeleniyor, evleniyor, çocuk doğuruyorlardı. Mermi sesleri sinek vızıltısı gibi geldi çoğuna. Nefret etmediler, sadece hüzünlendiler.

Hiç gevşemediler.

Peki bu gücü nereden aldılar?

Hiç yılmadılar.

Yorulsalar da yıkılmadılar.

Naneli ferah bir sakız ağzında zehir olurken , onlar çamurlu sudan lezzet aldılar.
Sadece seyretti. Tüfek omzunda, parmağı tetikteydi.
Canlarını inançlarına feda etmeye hazır bir topluluğu nasıl yeneceklerdi?
Keşke toz olup, yok olup, defolup gitselerdi.

Başka imkânı yoktu.
Çünkü onlar yenilmezlerdi.


Yorumlar

  1. Çünkü onlar yenilmezler…
    Tek bir Ömer kalana kadar
    Tek bir Musa kalana kadar
    Tek bir Ebubekir kalana kadar…
    Çünkü iyilik kötülükten üstündür…
    Sen kabul etsen de etmesen de …

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çünkü gerçek gerçekleşir 💜

      Sil
    2. Çok güzel yorum elinize sağlık

      Sil
  2. Bir karpuz kesilir çekirdekleri dağılır tohum olur, yeniden umutla....

    YanıtlaSil
  3. Yenilmezler… Tüm zulme rağmen, nasıl bir iman… Ne güzel bir iman….

    YanıtlaSil
  4. Görünenler, görünmeyeni anlatır... ALLAH çok iyi saklanmış. Güzelliği görmek herkesin anlayamayacağı bir yöntem değildir

    YanıtlaSil
  5. Betül Taşcı12 Haziran 2024 08:06

    Sahte olunca küçücük sakızın bile temasını vermiyor ALLAH. Sadece RABbimin gözdesi olmaya talip olanlar anlar yırtık pantolonu ile kocamaaann gülümseyen çocuğun neden bu kadar mutlu olduğunu... Bu güzel yazı için teşekkür ederim. Kaleminize sağlık...

    YanıtlaSil
  6. Hoca nasıl bu kadar samimi güzel ve gerçek anlatınız
    Emeğinize sağlık hocam 💐
    Filistin sezin gibi bir insanlar ihtiyacı var ve iyi ki varsınız 🙏🏼

    YanıtlaSil
  7. Kaleminize sağlık en kısa zamanda toz olup giderler inşallah

    YanıtlaSil
  8. HTC
    Rablerinin onları yanında olduğunu bilmek
    Her zorluğun onları ona daha yaklaştıracağını bilmek, cesaretlerini ve teslimiyetlerini artırıyor mutlaka.
    Çok güzel bir yazı, emeğinize sağlık.

    YanıtlaSil
  9. Ne kadar güzel bir yazı olmuş birde o taraftan bakıp dile getirmek. Bu kadar merehametle bakamıyorlardır muhtemelen:). Ne olursa olsun oradan bakamamak ne büyük lutüf bizler için

    YanıtlaSil
  10. İyilikler iyilerindir 🥰🥰🥰
    İyilikler kötülüklerden üstündür😇😇😇

    YanıtlaSil
  11. "Gevşeklik göstermeyin, üzüntüye kapılmayın. Eğer inanmışsanız üstün gelecek olan sizsiniz."
    Al'i İmran 139

    YanıtlaSil
  12. Düştü zannederken tükenmeyen umutla yeniden ayağa kalkan topluluktu.

    YanıtlaSil
  13. Hiç Yenilmeyenin sevdiği olmak ne güzel bir ayrıcalıktır. Bunu hak etmeye çalışmak ne güzel mücadeledir. Oysa tam zıttının vay haline ki ne vay…

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hiç yenilmeyenin Galipler Galibinin sevdiği olmak... Asıl şan ve şeref..

      Sil
    2. Birbirini tanımayan insanlar birbirinin ebeveyni oluyordu. Yetişkinler çocukları bırakmıyordu evet. Ama çocuklar da çocukları bırakmıyordu. Vurulup yere düşene kadar, el ele tutuşuyorlardı.

      Sil
  14. Elinize sağlık, güzel bir yazı olmuş, Filistin’i algılamak adına. İman , gerçek iman böyle birşey olsa gerek, Rabbini arkasına alan kimse, topluluk yenilmez oluyor, burada ölse, öldürülse dahi toplamda kazanmış oluyor!

    YanıtlaSil
  15. Kaleminize saglik

    YanıtlaSil
  16. En güçlü olan (Yaratıcı) bizimle olduktan sonra ...

    YanıtlaSil
  17. Çünkü onlar yenilmezlerdi :)

    YanıtlaSil
  18. KUDDÜS halkı derin bir uykudan uyandırdı insanlğı… meğer insan değer verdiği şeyler gerçekse ölümden, tehditlerden korkmayabiliyormuş, kendinden çok yanındakileri düşünebiliyormuş, kendisi de açken yanındakiyle bölüşebiliyormuş ekmeğini… hatta ekmeğinin tamamını verebiliyormuş… insan savaşın altında bile mutlu olabiliyormuş… hatta en güzel, en doğru tepkileri verebiliyormuş… ne çok şey öğrettiniz dünyaya Kuddüs’ün güzel insanları..🕊️🤍

    YanıtlaSil
  19. Ne güzel olmuş. Kaleminize sağlık.

    YanıtlaSil
  20. Demek ki mutluluğun imkanla da ilgisi yokmuş 🍉

    YanıtlaSil
  21. Umutluyuz çünkü Müslümanız...

    YanıtlaSil
  22. Tetiği çekenler bir tarafa, bize o sahneyi yaşattığınız için teşekkür ederiz. Kadınlar ve çocuklar sahnedeyse ALLAH'ın gazabı zalimlere çok yakındır....

    YanıtlaSil
  23. ellerinize sağlık çok duygulandım...

    YanıtlaSil
  24. Tüylerim ürperdi okurken... kendimden utandım

    YanıtlaSil
  25. Her şeye ve herkese rağmen, rağmenlere rağmen...

    YanıtlaSil
  26. Eğer inanmışsanız üstün gelecek olan sizlersiniz...
    Ve inananın inanmayanlar üstün kılınması...

    YanıtlaSil
  27. biri bir sakızla baş edemez diğeri çamurlu sudan keyif alır. kim kimdir işte...

    YanıtlaSil
  28. Vurulup düşene kadar el ele tutuşuyorlardı :'(

    YanıtlaSil
  29. Hayat aslında Kim Kimdir i ne güzel gösteriyor

    YanıtlaSil
  30. Hayat bazen bir soru sorar ve herkes cevabını vermek zorunda kalır. Kimse ortada kalmaz tarafını belli eder eninde ya da sonunda…

    YanıtlaSil
  31. yenilmesinler...

    YanıtlaSil
  32. Hakikaten, yenilmesinler hiç bir zaman

    YanıtlaSil

Yorum Gönder