ERTELEME TUZAĞI

 

Sabah uyandığında yine geç kaldığını fark etti. “Bu hayat böyle geçmez. Bir yolu olmalı bu işin. Servisi bu kadar bekletmemeliyim, insanlara ayıp oluyor.” diye düşündü. Koşturmaktan bitkin düşmüştü. Elindeki kahve üzerine dökülmüş, ceketinin kolu ıslanmıştı.

Fuat 10 yıldır çalıştığı şirkette geç kalmasıyla meşhur olmuş biriydi. Elindeki işi de son dakikada teslim ederdi. Stresi bitmeyen bir yaşam stili vardı. Bu durumdan memnuniyetsizdi ama sorunun nerede olduğunu da henüz tam anlamıyla keşfedememişti.

Akşam eve döndüğünde rahat bir nefes alır, biraz film izler, telefonla vakit geçirir, geç saatlere kadar otururdu. Buna bağlı olarak sabah da erken uyanamazdı. Annesi onu uyardığında; “Zaten tüm gün çalışıyorum, yoruluyorum. Hiç mi keyfim olmasın mı bu hayatta!" der, kendini savunur, akşam keyfine kaldığı yerden devam ederdi. 

Uzun bir süre böyle devam ettikten sonra  insanların şikayetlerinden ve yaşadığı gerginlikten yorulmaya başladı. Nerede hata yaptığını ve stresinin neden bu kadar arttığını anlayamıyordu. Akşam oturmaları en sevdiği şeylerdendi. Bütün gün çalıştıktan sonra geç vakitlere kadar oturmak, bir şeyler yemek ya da sosyal medyada zaman geçirmek en büyük hakkıydı. Yaşadığı stresin sebebi bu olamazdı. Uzunca düşünmelerin ardından zor da olsa sorunun bu olduğunu kabul etti. Olay göründüğü kadar basit değildi. Akşam geç yatıyor olması sabah geç kalmasıyla devam eden bir problem silsilesine dönüşüyordu. Tüm gününü etkileyen bu olayı bir an önce çözmeliydi. Kararını verdi. Artık akşam oturmalarından vazgeçip erken uyumaya özen gösterecekti. 

Eve gittiğinde her akşam olduğu gibi annesiyle yemek yedi ardından biraz sohbet ettiler. İçinden bir ses; “Filmi aç!” derken diğer ses “Hayır! Artık erken yatacaksın!” dedi. Annesi çerezleri alıp “Hadi bugün ben de seninle film izleyeceğim, en sevdiğin kurabiyeyi de yaptım.” dediğinde sabah düşündükleri aklına geldi. “Ne kadar zormuş!” diye düşündü. Zor da olsa yerinden kalktı, annesini kucaklayıp yanağına bir öpücük kondurdu; "Erken yatmam gerekiyor anne." dedi. Yatak odasına doğru giderken bir savaştaymış gibi hissediyordu. Yataktaydı ama uyuyamıyordu. Yarın yapacağı işleri düşünmeye başladı. Kendince yeni kararlar aldı. Gözleri yavaşça kapanmaya başladı. Uykuya dalmıştı.

Sabah alarm çaldığında ilk kez ertelemeden uyandı. Kısa bir ayılma sürecinin ardından yüzünü yıkadı, ardından giyinmeye başladı. Artık giyinirken acele etmiyordu. Asansöre elinde giymeye yetişemediği kıyafetlerle binmesine gerek kalmamıştı. Koşmadan, terlemeden, strese girmeden yola koyuldu. Bir işi ertelemiyor olmanın bu kadar konforlu olduğunu daha önce fark etmemişti. Hayatı baştan aşağı değişmiş gibi hissediyordu. Oysa tek yaptığı şey zamanında uyumaktı.

Bazen problemin çözümünü çok uzaklarda ararız. Stresin kaynağı, bulunamaz bir yerlere gizlenmiş gibi hissederiz. Oysa çözüm gözümüzün önünde, hiç tahmin etmeyeceğimiz bir yerdedir. Ufacık bir taşı oynatmak bütün hayatımızı değiştirebilir.


Deneyimsel Tasarım Ögretisi der ki; “Er Başla”

Ne iş yaparsan yap mutlaka er olanlardan ol.

Er başlamak, bir çok cevap aranan sorunun kapısını açan önemli bir anahtardır. 

Peki nasıl er başlanır? Kimler er başlamakta zorlanır? Bunun için gerekli motivasyon nasıl sağlanır? Cevabı seminerlerimizde..


Yorumlar

  1. Ne kadarda tanıdık geldi.:)) Neyse ki Fuat bir adım atabilmiş. İnşaALLAH bizlerde kendimiz toparlayabiliriz.

    YanıtlaSil
  2. Çağımızın, çoğumuzun sorunu.. Yeniden bir pencere açtınız, kaleminize sağlık..

    YanıtlaSil
  3. Okurken kendimi okur gibi okudum. Çözüm ne kadar ortada aslında…
    Er başlayabilenlerden olmak dileğiyle 🌸

    YanıtlaSil
  4. Erken kalkan yol alır:)

    YanıtlaSil
  5. Hayatın içinden bir yazı olmuş

    YanıtlaSil
  6. Er başlamak birçok sorunu ortadan kaldırıyor DTÖ ye teşekkürler

    YanıtlaSil

Yorum Gönder