ANNE KURABİYESİ

 


Hale pencereden dışarıyı seyrederken bir yandan da düşünüyordu. Elinde çayı ve senelerden beri yaptığı kurabiyelerden vardı. Bu günlerde ne kadarda huzurlu hissediyordu. Orta yaşı çoktan geçmiş olmasına rağmen, sanki bir genç kız edasıyla çevresine ve hayata gülümseyebiliyordu. Ama hem gülümserken hem de bu dünyanın acısını kalbinde hissediyordu. Dünya bu kadar büyük bir kaosun içindeyken, bu hissettikleri şımarıklık olabilir miydi?
Bu yaşa gelene kadar yaşadıkları geçti gözünün önünden…
İçinde mutlulukların, başarıların yanında hayal kırıklıklarının, acıların ve hüzünlerin de olduğu ortaya karışık bir 50 yıl… Daha önünde ne kadar yıl olduğunu bilmiyordu ama galiba pek de önemsemiyordu…
Bundan önce hiç böyle hissetmemişti. Yaş almak artık onu kaygılandırmıyordu. Ama tam tanımlayamadığı bu hal garipti işte… İyiydi de neydi onu böyle hissettiren?
Bu zamana kadar hep en iyi olmaya çalışmıştı.
En iyi anne olmak istemişti. Neydi en iyi anne olmanın kriterleri? Çocuklarının okuması, meslek sahibi olmaları, evlenmeleri… Kısacası onların başarılarıyla övünmek. Öyle de yapmıştı. Onlardan önce davranıp hayatlarını planlamaya çalışmıştı. Tek derdi onlara destek olmaktı halbuki. Ama şimdi geldikleri noktada ne kendisi ile ne de çocuklarla ilgili bir şey hissedemiyordu. Sanki zaman durmuş da; her şey sessizleşmişti.
En iyi evlat olmak istemişti. Neydi en iyi evlat olmanın kriteri? Her gün annenin yanında olmak mı? Bütün hayatını annenin isteklerine göre planlamak mı?  Annemin istediği okul, annemin istediği eş. Annene yakın oturmak. Annene uğramadan gelmemek mi? Çocukları böyle olursa mutlu olacağını düşünmüştü hep. Mutluluğu, başarıyı hep sonuçlarda aramıştı. Ama hayat hiç de düşündüğü gibi olmuyordu oysaki.
Ama artık öyle değildi. Artık sonuçlara değil de oluşturduğu sebeplere bakıyordu. Hayat ona sanki ikinci bir şans daha vermişti. Bu ikinci bahar olsa gerek diye düşündü. Bambaşka bir bakış açısıyla kendine ve hayatına yeniden bakmaya hak kazanmıştı sanki.  Yeni yürümeye çalışan bebek gibi olsa da; ama onun ortaya koyduğu azimle ve düşse de her seferinde yeniden kalkmak ve devam etmek. O koltuğa çıkabilme azmi. Daha yolun başında olsa da ömür bitiyor olsa da …
O sırada çalan telefonla düşüncelerinden sıyrıldı. Arayan kızıydı. “Anne” dedi. Telefondaki sesi özlemle geliyordu. “O senin yaptığın kurabiyeler var ya. Burada da yapıyorlar. Şimdi aldım.  Ama hiç senin yaptığın gibi değil.”


Yorumlar