Tüm ekip toplanmıştı. Her hafta
olduğu gibi rutin toplantılarını yapacaklardı. Herkes gündelik işlerini
yetiştirme temposunda güne başlamış o hızla da devam ediyordu. Ekibin
yöneticisi Mehmet hariç. Aslında bugünün geleceğini 2 ay öncesinden tahmin
etmişti. Üst yönetimle yapılan toplantılar, yeni yılda bütçelerin azaltılacağı
bilgisi, ekiplerde fazla eleman mı var sorgulamaları ona işaretini vermişti.
İşareti görmüştü ama nasıl aksiyon alacağını
bilememişti.
Bir gün insan kaynaklarının onu
arayıp ay sonuna bir eleman çıkartması gerektiğini söyleyeceğini biliyordu
aslında.
O zaman kimi seçecekti?
Acaba ekibi önceden
hazırlamalı mıydı?
Önceden birini seçip onu mu
hazırlamalıydı?
Peki o kişiyi nasıl seçecekti?
Performansına göre düşündüğünde
aklına gelen ismin yeni bebeği olmuştu işsizlik onu çok yıkar diye eledi. Maddi
durumu iyi olan kişiyi düşündüğünde oda işlerinde çok başarılıydı. Ona da büyük
haksızlık olurdu. Ortalama performanstan birini çıkarsa orta elemanlar da her
zaman onun ihtiyacıydı.
Ben neye göre seçim yapacağım
diye düşündü toplantıda tek tek ekibinin yüzüne bakarken. Onlarsa hiçbir şeyin
farkında değil toplantı gündemlerinin üzerinden geçiyorlardı. Sırası gelen
yaptıklarını anlatıyor varsa sorularını soruyordu. Bir anlık boşluktan
yararlanan Mehmet sözü aldı. Hadi arkadaşlar biraz da başka şeylerden
bahsedelim.
Size bir soru: “İnsan seçimlerini
neye göre yapar?”. “Ne seçeceksin.” diye bir soru geldi. Mehmet ise: “Genel,
öyle hayatın içinden falan.” diyerek yuvarlak bir cevap verdi. O sırada Funda:
“Aslında bu sorunun cevabı ne seçeceğine göre değişmemeli. Seçim yapmanın bir
ölçüsü olmalı.” dedi
“Haklısın!” dedi Erdem. “İnsan
hayatta çok fazla seçim yapıyor hatta her an seçim yapıyor. Her seferinde
farklı bir ölçü kullanması çok yorar. Bir ölçü olmalı ve her yerde her şeyde
geçerli olmalı.”
“Ne yani manavdan elma seçmek de
evleneceğin kişiyi seçmek de aynı mı?” diye sordu ekibin en genci Buse.
“Bazen öyle kötü seçimler
yapıyorsun ki Buse’cim aynı karpuzun kelek çıkmasına benziyor.” dedi grubun en
deneyimlisi Melda. Peşi sıra da kahkahayı patlattı.
Funda devam etti: “Gerçeklik
tektir. Sana göre bana göresi yoktur. Seçim yapmanın da bir gerçeği olduğuna
göre onunki de tek olmalı.”
“Aynen öyle!” dedi Mehmet biraz
da rahatlamış bir şekilde. “Çok haklısın Funda bir tane olmalı. Yoksa şöyle mi
olsa böyle mi olsa insan düşündükçe işin içinden çıkamıyor. Gerçeği bulunca
belirsizlik, karmaşa ortadan kalkıyor.” Seçim yapmanın gerçeği diye
mırıldandı tekrar. Seçim yapmanın da bir ölçüsü bir gerçeği olduğunu
anlamıştı. Şimdi sırada ikinci sorunun cevabı kalmıştı: “Seçim yapmanın gerçeği
ne olabilir ki?”
Ne zor şey karar vermek, yeterli bilgi sahibi olmayınca, işin gerçeğini bilmeyince ve ne büyük konfor yasalara göre seçim yapabilmek...
YanıtlaSilSeçim yapmanın gerçeği ne olabilir ki?
YanıtlaSilSizi Başarı Psikolojisi Programlarımıza bekleriz.
SilGüzel soru, iyi hatırlatma teşekkürler
YanıtlaSilSEÇİM yapabilir durumda olmanın gerçekliğinden başlamak gerek belki de
YanıtlaSilahh bu seçimler..
YanıtlaSilSeçim yapmak, en zorlandığım yer...
YanıtlaSil“İnsan seçimlerini neye göre yapar?” YAPMALI ?
YanıtlaSilSizi Başarı Psikolojisi Programlarımıza bekleriz.
SilGerçeği bulunca belirsizlik, karmaşa ortadan kalkıyor.
YanıtlaSilNe guzel soylemissiniz ama.
Gercekci ve keyifliydi
YanıtlaSilEllerinize saglik