EL ALMAK

 


Babaanneciğim çok yoruldun, otur biz hallederiz!

Tamam kızım tamam, çayı da demleyeyim hemen oturuyorum…’

Çayı demledikten sonra yerine oturup torununu izlemeye başladı Emine. Torununun büyüyen ellerini, ayaklarını ve uzamış boyunu incelerken Zaman ne kadar da hızlı geçiyor.diye mırıldandı. Oysa yaşarken hiç geçmiyormuş gibi geliyordu. Ama torununun gözle görülür büyümesine bakılırsa zaman epeyce hızlı ilerliyordu.

Emine, misafir ağırlamayı çok severdi. Kardeşleri, kendi çocukları, çocuklarının çocukları, Almanya’dan gelen akrabalar ve tabii komşular… Evde her zaman bir misafir olurdu. Misafir baş tacıydı. Başının tacı da memnun edilmeli, yüzü gülmeliydi. Yalnız Emine tüm işleri kendisi yapmak ister, yük olmayayım diye diye de her işi kendi yapardı. Şaka maka, 72 olmuştu. Ne kadar da hızlı geçiyordu zaman. Çekirge gibi günleri geride kalmıştı. Beli ağrıyor, sırtı tutuluyordu artık. Ses etmeyeceğim derken de, hastalanmış yataklara düşmüştü.

Küçük gelini yanına ona bir süreliğine destek olmak için gelmişti. Ama gelen, giden derken, misafir yoğunluğundan resmen dili tutulmuştu.  

‘Anne sen ne kadar yoruluyormuşsun. Biz seni burada rahat rahat yaşayıp gidiyor sanıyorduk.’ diyerek şaşkınlığını dile getirmişti.

Birkaç gün sonra da  Annecim, sen evin büyüğüsün, kendini çok yormuşsun. Bak kaç gelinin var. Sen söyle, ne yapılacaksa; nasıl yapılacaksa biz yapalım artık.’ Dedi.

Emine ömrünü böyle geçirmişti. O yapar, pişirir, besler, misafir ederdi. Oturup bakmak, işleri söylemek sanki işleri boşlamak, kolaya kaçmak gibi geliyordu ona. Kolay işlerdi bunlar. Ama bunları anlatmak, birine öyle değil böyle yap demek zordu. Zor geliyordu işte. Sanki birine ağzını açmak gibi…

Gerçi bir süreden beri bu yapıvermelerinin can sıkıcı taraflarını da yaşamaya başlamıştı.  Çok yorulup soluk soluğa kalmadan çoğu kimse onun yorulduğunun farkına varmıyordu. Severek yapıyor diye kabul ettikten sonra da ellerini çekip oturup beklemeye koyuluyordu herkes.

Sonra soluk soluğa kaldığı günlerin birinin sonunda, aklına anası geliverdi.

‘Her ustanın bir çırağı olur a be kızanım. Sen de benden el alsan ya artık.’ dediği anı hatırladı ve burnunun direği sızladı. O el alma işini sanki bir anlık hikaye gibi anlatırdı. Ama aslında ne çok koşmuştu anacığının peşinde. Ne çok yorulmuştu el kadar hali ile.  Kendi anası da, analığından öğrenmişti yemek yapmayı, düzeni tutturmayı… Gülerek anlatırdı o zamanları ama ağladığı da, inlediği de çok olmuştu. Öğrenmişti ama nasıl öğrenmişti. Şimdi kimse O’nun gibi çay demleyemez, börek açamaz, baklava yapamazdı. Hatırladı. O anasından öğrenmişti de, anacığını rahat ettirmişti. Ama onun bir el alanı yoktu. Çünkü kendisi bunu istememiş, hiç sormamıştı.

İyi de bu doğru muydu?

Her ustanın bir çırağı olmalı ki, bildiği onunla kaybolmasın. Bir sonraki nesle geçsin, alsın yürüsün.Çırak yetişsin usta olsun. Emine yavaşça yerinden kalktı. Gelinine yaklaştı ve dedi ki…

‘Yavrum benden el alsan ya artık.’

Gelini nerdeyse sıçrayarak ayağa fırladı.

‘Anacım. Vallahi isterim, hem de ne çok isterim.’

Emine ‘Bildiğimi artık sen de öğren, sen de yapabil isterim. Ama biraz yorulacağız, biraz zorlanacağız, kabul mü?’ dedi…

Kabul anacığım. Kabul…

Şimdi ustanın deneyimlerini çırağa aktarma vaktiydi. Emine büyük bir sabırla tane tane anlattı gelinine sırlarını. Yavaş yavaş. Ama sabırla ve azimle…

Gel zaman git zaman; çaylar, börekler, baklavalar Emine’nin gelininden sorulur oldu.

Gelini her çay vakti geldiğinde ‘anamın yaptığı gibi’ der, tam kıvamında bir çay demler oldu. Ta ki, kendi kızı el alma yaşına gelinceye kadar… Yetişmeye, yetiştirilmeye hazır oluncaya kadar…


Yorumlar

  1. ne tatlı bir hikaye ne öğretici be kızanım

    YanıtlaSil
  2. Yetiştirmek birini ne kıymetli... Gerçeği aktarabilmek ne kıymetli...nesilden nesile ne güzel miras...

    YanıtlaSil
  3. Yetiştirmek ne kadar da önemli gerçekten..

    YanıtlaSil
  4. Betül Taşcı8 Ocak 2025 11:36

    Her çırağın bir ustası, her ustanın da bir çırağı olmalı... Kaleminize sağlık...

    YanıtlaSil
  5. Her ustanın bir çırağı olmalı ki, bildiği onunla kaybolmasın. Bir sonraki nesle geçsin, alsın yürüsün.Çırak yetişsin usta olsun.... Teşekkür ederiz Deneyimsel Tasarım Öğretisi !

    YanıtlaSil
  6. Her çırağı bir ustası vardır. Emeklerinize sağlık 🥰

    YanıtlaSil

Yorum Gönder