AZ OLAN ÇOKMUŞ

 

 

‘Az ile yetinmek’ cümlesi ilk duyulduğunda zihinde pek olumlu pencereler açmayabilir.

‘Kıtlık’ ya da ‘Zorunlu sabır’ gibi kavramları çağrıştırabilir. Sanki birazdan ‘az’ ile ilgili bütün atasözü ve deyimler sıralanacakmış gibi hisler uyandırabilir. Bolluğun ve yoğun bir tüketimin olduğu şu zamanlarda açlık ve kanaatten bahsetmek biraz iç karartıcı gelebilir.

Her şey gibi bu kavramın da anlamı değiştirildiği ve içi boşaltıldığı için toplum tarafından farklı algılanmasına sebep olur. İhtiyaç olmamasına rağmen alışverişe çıkmanın moda olduğu bugünlerde, sade bir yaşam tarzının albenili gelmiyor olması gayet normal. Kelimelerin anlamları ve verdiği hisler değişmişken bu duruma şaşırmamak, insanın normalleştirme marifetinden olsa gerek. Çok anormal durumları bile sıradan ve olağan kabul edebiliyoruz. Bu bir yandan avantaj diğer yandan dezavantaj. Alışmamız gereken, kabul edilmesi zor bir durumu normalleştiriyor olmamızın faydası çok büyük. Öte yandan toplumun değişen ve yozlaştırılan kültürlerinin algı değişikliğine uğratılıyor olması ve bunu normlardan sayıyor olmak bir dezavantaj.

Sanılanın aksine çok daha derin ve zengin bir anlamı vardır “Az” kelimesinin. Yetinmek de sanıldığı kadar zor, acı veren bir eylem değildir. Yetinmenin mantığını yeterince kavradıysa insan, hele ki bunu deneyimleyip sonuçlarını gördüyse, o zaman yetinmekten haz almaya, onsuz yapamamaya başlar. Az olanla yaptıklarının tadını aldıktan sonra fazlasını verdiklerinde rahatsız bile olabilir. Şimdi çok ütopik geliyor ama işin gerçeğini öğrendikten sonra hayal edemeyeceğimiz kadar sihirli bir durum gibi düşünülebilir. 

Yıllardır öğretilenin aksine daha çok satın almanın, aldıkça kabaran iştahın ana kaynağı fazlasını istemektir aslında. Bunu kabullenmek biraz zor olsa da işin püf noktası tam olarak budur. Bunu bir kere anlayabilirse insan hayatının baştan sona değiştiğine bile şahit olabilir. Bu da bulunmaz bir nimet, sahip olunabilecek en kıymetli değerlerdendir. Çünkü herkes hayatını kördüğüme çeviren şeylerden, kısır döngülerden kurtulmak ister. Her problemin bir çözümü vardır. Daha fazlasının peşinde koşmanın, bitmek tükenmek bilmeyen tüketim isteğinin de bir çözümü vardır. İşin ilginç tarafı bu istek şişede durduğu gibi durmaz, insanı zincirleme problem kazalarına kadar götürür. İçinden çıkılamayan borç batakları, mutsuz evlilikler, şımarık çocuklar ve dahası…

Bu noktada insan hala yeterince para kazanamadığı için böyle olduğunu düşünür. Yeni projeler geliştirmeye başlar. Ek işlerde çalışır. Gecesini gündüzüne katar fakat yine de istediği sonucu elde edemez. Çünkü her seferinde daha fazlasını isterken bulur kendini. Yetinmek böylesine kilit bir değerdir. 

Peki az ile yetinmeyi nasıl başarabiliriz? Başarıya giden yolda tüketim kontrolünün nasıl bir önemi var? Bunun için başarı Psikolojisi Seminerimize davetlisiniz..

Deneyimsel Tasarım Öğretisi, Kim Kimdir, İlişkilerde Ustalık, Başarı Psikolojisi, Yahya Hamurcu